26 Temmuz 2015 Pazar

Yolun Yarısı

Herkese merhabalar!
Minik bayram molamızın ardından artan tempomuzla nasıl geçtiğini anlamadığımız bir haftanın daha sonundayız :) Yaz kampımızın yarısından çoğu göz açıp kapayana kadar bitti ama biz hala her gün için "Şunu da kesin yapalım yaa" şeklinde planlar yapmaya devam ediyoruz, insanlık hali naparsınız :)
Bu hafta ne yaptığımıza gelirsek, hocamızın (ki kendisinin bloğuna şu adresten ulaşabilirsiniz: http://biyoinformatiktr.blogspot.com.tr/) da bizimle daha fazla zaman geçirmesiyle her zamankinden biraz daha farklı aktivitelerimiz oldu. "Data Science from Scratch" anlatımlarımız üniteler ilerledikçe zorlaşmaya ve bizi de epey yormaya başladı bu yüzden artık anlayamadığımız kısımlarda hocamız olaya el atıyor. Yine de zor dedim diye hevesiniz kırılmasın zira her şeyi anlamasanız bile kitaptaki her ünitede ileride bu konularda işinize yarayabilecek şeyler öğreniyorsunuz o yüzden okumaya devam :)

Bu haftaki sunumlarımıza gelirsek ilk önce konu seçiminde sınırsız olduğumuz, kendi seçtiğimiz konulardan oluşan sunumlar yaptık. Benim konum ise "Congenital Insensitivity to Pain with Anhidrosis" adlı hastalıktı. Doğrudan çeviri yapmak gerekirse "Doğuştan Gelen Acı Duyarsızlığı ve Terleyememe" olarak adlandırabileceğimiz bu çok nadir görülen hastalıkta sinir iletiminde görev alan reseptörlerde meydana gelen bir mutasyon sebebiyle hastalar asla fiziksel acı hissedemiyor ve hatta çok sıcak ya da çok soğuktan gelen acıyı da algılayamıyor. İlk anda kulağa bir lütuf gibi gelse de aslında bu çok tehlikeli bir durum çünkü hastalarda acı hissi hiç olmadığı için hangi durumlarda kendilerine zarar verdiklerini anlayamıyorlar. Yeni diş çıkaran bir çocuğun kendi dilini ısırarak neredeyse kopacak hale getirmesi, başka birisinin uyurken eliyle fazla sert kaşıdığı için korneasını çizdiği gözünü kör etmesi ya da kırılan bir omuru ancak sırttan gelen kıtırtı sesleri üzerine fark edebilmek... Bunların hepsi gerçek hastaların anlattığı şeyler ve eminim ki kulağınıza artık ilk baştaki gibi güzel gelmiyor. İşte bunlar gibi sebeplerle de hastaların yaşam kalitesi çok düşük oluyor ve maalesef hayatta kalma şansları da düşüyor. Yine de artan bilinçle bu hastalığa sahip bebeklerin nasıl korunabileceği ve ileride nasıl normale yakın bir hayat sürebilecekleri gibi konularda da ilerlemeler görülüyor. Yine bu haftanın ikinci sunumundaysa bize verilen HP, IBM, Dell, Apple gibi teknoloji devleri hakkında ortak bir sunum hazırlamamız istendi. İlk denememizde istenilen süreyi aştığımız ve pek de birlikte çalışamadığımız için bu sunumu ileride tekrar edeceğiz, bakarsınız belki bir yerlerde videomuza denk gelirsiniz :)

Kod yazma bakımından ise çok da aktif olmadığımız bu haftanın acısını önümüzdeki pazartesi sabahı başlayacağımız 48 saatlik kod yazma maratonumuzla çıkaracağız. "Hackaton" olarak bilinen bu etkinlikte çarşamba sabahına kadar merkezden ayrılmayıp planlanan kodun tamamını bitirebilmek ana amacımız. Bu iki gün boyunca çok yorgun düştüğümüzde kısa süreli olarak kestirerek tekrar görev başına oturacağız. Biyoinformatik alanında Türkiye'de bir ilk olacak bu etkinliği hepimiz heyecanla bekliyoruz.

Son olarak kapanışı dün yaptığımız Kapadokya gezisinden bir fotoğrafla yapmak istiyorum. Bu yaz kampının en güzel yanlarından biri işte burada tekrar karşımıza çıkıyor. Biz hem birlikte harıl harıl çalışıyor hem de yeri geldiğinde çook eğleniyoruz, darısı başınıza :))






    



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder